Hangi pencereden hayata bakıyoruz?

Sabit bir pencereden mi; yoksa yaşadığımız olayların çözümlerine yönelik pencerelerden mi?

Bir başka kişinin yaşadığı olaylar karşısında anında ahkam kesebiliyoruz.

Bu seçenekleri daha da arttırabiliriz. Çünkü o an ön yargılarımız ile karşımızdaki kişiyi eleştirirken; aslında bizde tek bakış açısı ile kendimize söylemeye cesaret edemediklerimizi bir anda söylüyoruz.

Hızlı tüketme ile hızlı yaşamın dayatması bizleri kopyala yapıştır hayatlar yaşamaya zorluyor; bu kısır döngü içinde dönüp duruyoruz. Hepimiz mutluluğun şifrelerini arıyoruz.

Aradığımızı buluyor muyuz?

Mutluluk sizce hızlıca ulaşılabilecek, satın alınabilecek ve de sahip olunca sosyal mecralarda paylaşılacak bir son mu?

Asırlardır Anadolu coğrafyasındaki kadim öğretiler ile mutluluğun şifreleri elimizin altında durmakta. Geçmiş ile geleceğimiz arasında doğru orantılı bağ kuramadığımız için hızlı tüketime teslim olmuş şekilde; mutluluk arayışımız dört nala sürekli hızını arttırarak gitmeye devam ediyor. Hepimiz aynı otobanda aynı hedefe yarış halindeyiz.

Peki bu hızın varış noktası neresi?

Kendi yolculuğumuzda koyacağımız hedeflerimiz, yolumuz, hızımız, ara istasyonlarımız ve de kullanacağımız araçlarımız bize ait olsa; bu yolculuğumuzun bize öğretileri ve verdiği haz mutluluğumuzu oluşturmaz mı?

Kadim Anadolu öğretilerini iyi okuyabilsek, kopyala yapıştır hayatlar yerine kopyala geliştir hayatımıza yolculuğumuzda farklı pencerelere sahip olunabilir mi?

Farklı pencerelerden bakabilme yolculuğuna çıkmaya hazır mısınız?

“Ruhundan bir şeyler yaptığında, içinde akan bir nehir, bir neşe hissedersin

Mevlana

Hayat paylaşınca güzel.

Sağlıkla, sevgiyle